![]() |
Günde yarım saat ayırarak bir işte uzmanlaşmak mümkün mü? |
Zorluklar Beynimizi Nasıl Geliştirir? başlıklı yazıda Değerler Prensibini okuduğumdan bahsetmiştim. Yine aynı kitapta ilginç bir tez vardı: "Her gün yarım saatinizi ayırarak 7 yıl içinde bir alanın önde gelenlerinden biri olabilirsiniz." diyor yazar. Benzer bir iddiayı Çizginin Dışındakiler (Outliers) kitabında 10.000 saat kuralıyla ortaya koyuyor. Fakat Değerler Prensibi bu süreyi yaklaşık 1250 saat olarak veriyor. Peki gerçekten bir alanda uzmanlaşmak için binlerce saat gerekli mi? Ya da bu kadar saat emek verdikten sonra, istediğimiz alanda uzmanlaşamazsak bunun hesabını kim verecek? 😀
Her Gün Yarım Saatin Gerçekten Bir Etkisi Olur mu?
Ben bu blogu yazmaya başladığımda çok daha sık içerik üreteceğimi düşünüyordum. Fakat istediğim zamanı ayırmak mümkün olmadı. Son birkaç aydaysa, epey zaman ayırabilir hale geldim. Ve bir etki keşfettim: Ben yeni içerik hazırladıkça, bir sonraki içerik için de bir şeyler aklıma geliyor. Onları da not alıyorum ve bir sonraki içeriği hazırlamak daha da kolaylaşıyor. Her gün yarım saate denk gelir mi bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, hem içeriklerin uzunluğu ve kalitesi artıyor hem de ben yeni şeyler keşfediyorum.
Blogda, zaten bilinmeyen bir şey yazmıyorum. Kendi icat ettiğim bir şey de yok. Ama meseleleri kendi özgün yaklaşımımla ele almaya ve benimle aynı yolu yürümek isteyenlere bir şeyler katmaya çalışıyorum. İfadelerimin güçlenmesi ve yazdıklarımda kendimce bir ilerleme görmek hoşuma gidiyor.
Yani evet, günde yarım saatinizi ayırarak yapacağınız her işin, ilerideki siz için potansiyel faydaları var. Kendimde gözlemledim, siz de deneyip gözlemleyebilirsiniz.
Binlerce Saat Bir Alanda Emek Sarf Edebilir misiniz?
![]() |
Bir işte uzmanlaşmak için binlerce saatinizi o işe verebilir misiniz? |
Borsa alanında yatırım yapmaya karar verdiğinizi varsayalım. İyi getiriler elde etmek istiyorsunuz. Paranızı korumak ve sizin için çalışır hale getirmek istiyorsunuz. Tasarruf ettiniz, şimdi hisse senedi ya da fon tercihinde bulunmanız lazım. Şansa güvenemezsiniz çünkü bu sizin "geleceğiniz" için ayrılan bir kaynak. O yüzden başladınız çalışmaya.
Araştırma raporlarını okuyorsunuz, kişisel finans üzerine yazılan blogları okuyorsunuz, diğer insanların tecrübelerinden faydalanmaya çalışıyorsunuz, kitaplar okuyorsunuz. Bunu her gün yapıyorsunuz. Günün sonunda, iyi hisseleri, hisselerdeki anormal hareketleri ve yatırımcı mantığını kavramaya başlıyorsunuz. Günde yarım saat ayırarak tüm bunları yapabilir misiniz? Evet, kesinlikle yapabilirsiniz. Ama binlerce saat, binlerce gün bunu sürdürebilir misiniz?
Sürdüren örnekler var. Hatta bir tanesi hala hayatta ve onun hakkındaki söylenti, günde 500 sayfadan fazla okuduğu yönünde. Kim mi? Warren Buffett. Bu adam onca yaşına rağmen, hala her gün şirketlerin faaliyet raporlarını, bilançolarını okumaya devam ediyor. Bu da onun istikrarlı bir getiri sağlamasına yol açıyor.
Bir maymun yapabiliyorsa, başka bir maymun da bunu yapabilir. Warren Buffett yapabildiyse, biz de yapabiliriz. Elbette onun kadar çok vaktimiz olmayabilir ama yarım saat gerçekten oyunu sizin lehinize değiştirebilir.
Yarım Saat Bile Vaktim Yok Ama Benim Diyorsanız...
Çok yoğun bir işiniz olabilir. Çok zor bir aile hayatınız olabilir. Büyükşehirlerden birinde gerçekten trafik çilesiyle boğuşuyor olabilirsiniz. Bunların hepsini anlıyorum. Hepsi de gerçekten vaktimizden alan şeyler. Fakat ben blog alışkanlığını tekrar kazanmak üzere günde 10 dakikayla başladım. O 10 dakikalar uzadı ve şimdi yarım saate kadar tırmanmış durumda.
Kitap okuyamıyor olabilirsiniz. Ama kitapları trafikte dinleyebileceğiniz, üstelik tamamen ücretsiz bir şekilde sunan tonla Youtube kanalı var. Çeşitli uygulamalar var. Trafikte geçen onca saati, ev işi yaparken geçirdiğiniz zamanları, boş zamanlarınızı sesli kitaplarla doldurabilirsiniz. Yatırım üzerine kitapları dinlemek ilk başta biraz daha zor olabilir ama zamanla alışacağınızı garanti ederim. Bunların hepsinin toplamı, sizi diğerlerinden çok daha ileri atar. Stephen King Yazma Sanatı'nda uzun yolculuklarda sesli kitaplardan çok fazla tükettiğini söyler. Bu adam dünyanın en büyük yazarlarından biri.
Uzmanlaşmak istediğiniz alanda kitapları bulun, okuyun. Okuyacak zamanınız yoksa, dinleyin. Bu alanda yeterli kitap yoksa Youtube'a dalın. İlla anlatan birileri vardır. O da yoksa podcastlere bakın. Ama başlayın bir yerden.
Uzmanlaşmak İçin Tecrübe de Gerekir
![]() |
7 yıl boyunca sadece bilgi edinerek değil, aynı zamanda tecrübe edinerek de uzmanlığınızı geliştirmelisiniz. |
Her gün yarım saat okudunuz. Yahut izlediniz, dinlediniz. Peki bu tek başına yetecek mi? Maalesef, bence hayır. Çünkü okuduklarınız, dinledikleriniz siz de ciddi bir bilgi birikimine neden olsa da asıl iş tecrübeyle yürüyor bence. Bu biriken bilgiyi potansiyel enerji olarak değerlendirin. Yani elinizdeki hareket ettirmek istediğiniz kütleyi daha yükseğe çıkardınız sadece. Şimdi bunu hareket ettirmeye, o potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye çevirmeye ihtiyacınız var.
Bu hareketi başlatacak olan şeyse, tecrübedir, deneme yanılmadır. Ben finansal özgürlük için gerçekten çaba harcadığımı düşünüyorum ama göz göre göre gelen borsa düşüşlerini hala nakitle karşılayamıyorum. Kısmen nakitle karşılasam bile bu sefer de milletin paniğinin bana bulaşmasına izin verip, istediğim hisseleri iyi fiyattan alamadığım çok oluyor. İşte bunlar uzun denemeler ve gözlemlerle edinilen tecrübeler. Bunlar ne kadar çok olursa, o kadar uzmanlaşırsınız. Yani sadece teorik bilgi sahibi olmak, uzman olmanız için gerekli olan altyapıyı sağlar ama yeterli alt yapıyı sağlamaz.
Sonuç Olarak Her Gün Bilgi Sahibi Olmak ve Her Gün Denemek Gerekir
Enstrüman çalan insanların, sıfırdan virtüözlüğe gittiği yolculuklar; hep yoğun pratik ve yoğun dinlemelerle geçer. Oğuz Aksaç'ın Emre Yücelen'le bir sohbetinden şöyle bir kesit vereyim:
https://youtu.be/D-XRmhXwJoA
Bu sohbette Oğuz Aksaç yörelerin enstrümanlarını dinleyerek ve onu taklit ederek name yapmak gerektiğini söylüyor. Yani o enstrümanı dinleyeceksiniz, bu teorik bilgidir. Sonra onu taklit edeceksiniz, bu tecrübedir. Her gün bir önceki günden daha donanımlı olarak yatağa gitmek zorundasınız. Çünkü bu çağ, her geçen gün çok daha büyük bir rekabetin yaşanacağı bir çağ olacak. Artık sadece diğer insanlarla da değil, robotlarla ve yapay zeka uygulamalarıyla da yarışta olacağız. Yerimizde sayma lüksümüz bile yok. Dost acı söyler: Anne babalarımızın döneminde değiliz artık, ya rekabetin parçası olacağız ya da kendimizi istemediğimiz konumlarda bulacağız.