Güney Kore'nin Kalkınması

Güney Korenin kalkınma hikayesi
Güney Kore'nin Kalkınması

Son bir haftadır Güney Kore'nin kalkınmasına ilgi duymaya başladım. Önüme ne gelirse okuyorum bununla ilgili. Türkiye'nin kalkınmasıyla alakalı olarak ne zaman bir konu açılsa, önümüze örnek olarak Güney Kore de gelir. Özellikle 1980'lerde bizden daha geri bir konumdayken Güney Kore'nin nasıl olup da bizi geçtiğiyle ilgili çokça irdeleme mevcut. Bunlardan bir tanesi Mahfi Eğilmez'e ait ve Türkiye ve Güney Kore Ekonomilerinin Karşılaştırılması başlığıyla 2017'de kaleme alınmış. Bu incelemeye göre, gerçekten de Türkiye daha ileri bir konumdayken, Güney Kore sol şeritten selektör yaparak gelen BMW gibi bizi geçip gitmiş. 😁Peki bunu nasıl yapmışlar? Güney Kore'nin nasıl kalkındığıyla ilgili çokça makale var. Okuduklarım içinden alıntılar da yapacağım ve Türkiye'nin kurulduğu yıllarla benzerlikler ortaya koymaya çalışacağım Güney Kore'nin Han Nehri Mucizesi'ni (5) dosya olarak dikkatinize sunmak istiyorum.

Güney Kore'de Emek Yoğun Sektörler ve İhracat Hamlesi

Güney Kore'nin kalkınma serüveni başlamadan önce ülke, batı dünyasında "dipsiz bir kuyu" olarak tanımlanıyor. (1) İhracatı oldukça zayıf bir ülke görünümünde başlıyor Güney Kore'nin yolculuğu. 1953'te savaştan çıkan, 1 milyon insanını kaybeden ve altyapısı neredeyse yok denecek hale gelen Güney Kore (2); öncelikle emek yoğun sektörlere yöneliyor. Bunun birkaç sebebi var: Bir defa insan kaynağı zayıf, altyapısı kötü ve sanayi üretimi yapabilecek ekipman yok. Öte yandan, ağır sanayi ve maden kaynaklarının önemli bir kısmı Kuzey Kore'de kalıyor. (3) Ağır sanayi yok, ciddi bir nüfus kaybı var, hammadde kaynaklarının ciddi bir kısmı ülkenin öteki tarafında kalmış... Haliyle, Güney Kore biraz da mecburen emek yoğun sektörlere yöneliyor ve peruk, kontraplak, ayakkabı vb. ile hammadde (volfram, demir cevheri, balık, su yosunu vb.) ihraç ederek döviz kazanmaya çalışıyorlar. (4) Ayrıca bu dönemde faizleri yükselten Güney Kore, bir yandan da devalüasyonla parasını değersizleştiriyor. Faizlerin artışı hem anti-enflasyonist baskı yaratıyor hem de tasarrufların artmasını sağlıyor. (3) Bu hamlenin iki avantajı var: İthalatı zorlaştırılırken ihracat kolaylaşıyor, diğer yandan da tasarruflar yeni yatırımların yapılması için sermaye kaynağının birikmesine olanak sağlıyor. Bu dönem sonrasında 1970'li yıllarda Ağır Sanayi ve Kimya Sanayi Kalkınma Planı devreye alınıyor.

Güney Kore'nin Ağır Sanayi ve Kimya Sanayi Kalkınma Planı

1960'larda emek yoğun sektörlerde başlayan ihracat çabası, 1970'lere gelindiğinde yerini Ağır Sanayi ve Kimya Sanayi Kalkınma Planı'na bırakıyor. 1961'de bir darbeyle başa gelen General Park Chung Hee, "Han Nehri Mucizesi"ni gerçekleştirmek için; önce ithal ikameci bir politika izliyor. 1967 yılına gelindiğinde İhracatı Geliştirme Kanunu çıkarılıyor. 1972'de Ekonomik İstikrar ve Büyüme İçin Hükümet Kararnamesi yürürlüğe giriyor. Mayıs 1973 yılına gelindiğindeyse, ağır sanayi mallarının ve kimya sanayi mallarının üretim ve ihracatına yöneliyorlar. (3) Bu yönelim neredeyse bir zorunluluk, hem artan tasarruf oranları hem de emek yoğun ihracatta diğer ülkelerle başlayan rekabet; Güney Kore'nin ağır sanayi ihracatına yönelmesini zorunlu kılan sebepler. (5)

Böylece, emek yoğun ve hammadde ağırlıklı bir ihracat politikasından dönülmüş oluyor. Fakat geçen süre, Güney Kore'nin ihtiyaç duyduğu tasarruf eksiğini kapatmasına ve ekonomik büyüme için gereken sermayeye kavuşmasına yetiyor. Elbette burada Güney Kore'ye verilen olağanüstü dış yardımları görmezden gelemeyiz fakat yine de bu dış yardımları akıllıca kullanmak ve üretime yönlendirmenin övülecek bir strateji olduğunu belirtmek gerekir. Başka ülkelerde bu dış yardımlar farklı şekillerde kullanabilirdi, ki bunun örneklerini sermaye hareketlerini değerlendiremeyen ülkelerde görüyoruz.

Chaebol'ler ve Ödül Sistemi

Güney Kore yönetimi, yaptığı kalkınma hamlelerinde kamu iktisadi teşekkülleri kurmak yerine; büyük ve yerli girişimleri teşvik etmeyi tercih etmiştir. Yönetimin sıkı bir baskısına maruz kalan yerli sermaye, yüksek performans gösterdiği zaman önemli ödüller de elde etmiş. İhracatta markalar yaratılması ve ağır sanayi hamlelerine öncülük etmeleri için desteklenen bu şirketler "chaebol" olarak adlandırılmakta ve bunlardan bazılarına isim olarak Türkiye'de yaşayan hemen herkes aşina. LG, Samsung, Hyundai gibi markalar; ihracatı teşvik döneminde ortaya çıkmaya başlayan kuruluşlar. Elbette bugünkü geldikleri noktada sadece elektronik yahut araç markası olarak biliyoruz bu şirketleri. Fakat bu firmaların hepsi 1970'lerde başka "işlerle" uğraşıyorlarmış. Mesela Hyundai, inşaat sektöründe -ki Seul Busan otoyolunu inşa etmiş- faaliyet gösteriyor. Samsung, kurutulmuş balık ticareti yapıyor. Park Chung-Hee'nin ricasıyla (talimatı demek belki daha doğru bir ifade olabilir) Kore gübre fabrikasını kuruyor. (2)

Peki chaebollerin desteklenmesinin sebebi ne? Bunun aslında pragmatik iki sebebi var: 1- İhracat kapasitesinin genişletilmesi. 2- Teknolojinin daha kolay elde edilmesi ve kullanılması. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, Güney Kore'nin teknoloji transferini kolaylıkla gerçekleştirebileceği bir altyapısı, insan kaynağı vb. yok. Bu yüzden imkanlarını olabildiğince iyi kullanmak üzere, zaten büyük ölçekteki firmaları desteklemiş ve kısmen baskıyla da olsa üretim-ihracat yapmalarını sağlamışlar. 

Chaebollerin ödülüyse, yıl sonunda hedeflerini tutturmalarına bağlı olarak veriliyor. Güney Kore Endüstri ve Ticaret Bakanlığı yıl sonu hedeflerini tutturan firmalara; kredi kolaylığı, vergi indirimleri ve bir takım idari kolaylıklar sağlanması şeklinde uygulanan bir ödül sağlıyor. (3) Böylece firmaların daha yüksek ihracat kapasitesine ulaşmalarının önündeki engeller kaldırılmaya çalışılıyor. Peki hedefler tutmazsa? O zaman ödüllerin hepsi birden buhar... Üzgünüz chaebol abiler, prenses başka bir kalede. 😔

Chaebollerin desteklenmesi, ölçek ekonomisinden mümkün olduğunca faydalanmayı sağlıyor. (6) Olabildiğince büyük ölçekte üretim yapmak, birim maliyetin daha düşük olmasını ve ürünün özellikle ihracatta rakiplerinden ucuza satılabilmesini sağlıyor. Chaebollerin -teşvik edilecek şirketin- tespit edilmesi, ihracat hacminin değerlendirilmesiyle yapılıyor. (7) Ve bu şirket yukarıda anlattığım gibi, sıkı bir denetim altında tutuluyor.

Cari Fazla ve Kalkınma Hikayesinin Devamı

1980'lere gelindiğinde, Güney Kore elindeki kamu bankalarını özel sektöre satmaya başlıyor. Böylelikle özel sektörün üzerindeki baskısını hafifletme ve normalleşme dönemi de başlamış oluyor. 1986 yılına gelindiğinde; 5 milyar dolar cari fazla veren bir ülke konumuna ulaşıyor. (6) O noktadan itibaren de hem "verimli döngüler" oluştuğu için, hem de Japon Yeni'nin değerlenmesi sayesinde cari fazla artarak devam ediyor. Cari fazlanın artarak devam etmesinde, ihracat hedeflemesine dayanan ekonomi politikaları, petrol fiyatlarındaki düşüş, küresel faiz oranlarının düşmeye devam etmesi gibi (3) başka sebepler de bulunuyor. Ancak tüm bu dış etkenlere bakarak, "Güney Kore de amma şanslı memleket ha." demek imkansız. Dış etkenler, aynı dönemde Türkiye için de geçerliydi. Fakat Türkiye'nin hala devam eden bir cari açık sorunu var. Demek ki, önce biz üstümüze düşeni yapacağız ki; sonrasında dış etkenler lehimize geliştiğinde bunları kullanabilir halde olalım...

Güney Korelilerin Çalışkanlığı 

Güney Kore ekonomisini ve kalkınmasını merak edip incelemeye başladığımda, ilk karşıma çıkan "çalışkanlıkları" oldu. O yüzden bu çalışkanlık hali ayrı bir başlığı hak ediyor. Bir makaleden şu alıntıyı dikkatinize sunmak istiyorum:
Bugün bile tipik bir beyaz yakalı Koreli evini sabah saat 7.00'de terk eder ve işinden akşam saat 8.00'de ayrılır. Zorunlu gördüğü zaman evinde de işine kapanır. Eğer bitmemiş işler, çözümlenmemiş sorunlar çıkarsa cumartesi ve pazar günleri de çalışmasını sürdürür. Bunu bir zorlama ile değil, toplumsal değer yargısıyla ve kişisel olarak duyacağı haz için yapar. (7)
Öte yandan çocuklar için de aynı çalışkanlık geçerli. Gündüz okul, okuldan sonra dersane ve uzun süren etüt çalışmaları; hala daha Güney Kore'de çocukların devam ettiği bir sistemmiş. Eğitime, çalışmaya ve bunu kültürlerinin bir parçası olarak devam ettirmeye odaklılar. Bu da uzun yıllar süren iktisadi bir üstünlük getiriyor. Park Chung Hee döneminde, uzun saatler çalışan Güney Korelilerin torunları bugün, ekonomik olarak avantajlı bir konumda bulunuyorlar ve bunu korumayı da biliyorlar.

Elbette uzun çalışma sürelerinin ve yoğun eğitim çalışmalarının psikolojik olarak handikapları da yok değil. Gençler arasında yaygın bir depresyon hali var. Bu da maalesef Güney Kore'nin genç intiharlarında daha yüksek bir konumda bulunmasına neden oluyor...

Türkiye ile Benzerlikler

Dürüst olmak lazım, bunca araştırmanın ve bu kadar yazının tamamının yazılma sebebi bu alt başlık. Türkiye'nin 1923 yılından itibaren uyguladığı kalkınma ve sanayileşme politikalarıyla Güney Kore'nin ilk dönemleri arasında ciddi benzerlikler gördüğüm için bu dosyayı hazırlamaya başladım. Güney Kore'nin kuruluş yıllarında, Saemaul Undong denilen bir hareket başlatılıyor. (8) Saemaul Undong yani "Yeni Toplum Hareketi"; bana doğrudan Mustafa Kemal Atatürk'ün "Uçurumun kenarında yıkık bir ülke. Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar. Yıllarca süren savaş. Ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet. Ve bunları başarmak için aralıksız devrimler..." sözünü hatırlatıyor. Yeni Toplum Hareketi ile Güney Kore, köy toplum kalkınmasına girişirken, Türkiye de kuruluş yıllarında Köy Enstitüleri gibi kurumlarla köy kalkınmasını önceliyor.

Güney Kore, ağır sanayiye yöneldiğinde önceliği demir çelik sektörüne vererek Posco gibi bir firma kurarken, Türkiye kalkınma hamlesi sırasında Karabük'te ve Ereğli'de demir çelik fabrikaları kuruyor.

Güney Kore, zorunlu ve uzun saatler çalışmayı getiriyor ve bunu insanların benimsemesi ve kültürün bir parçası olması için çaba sarf ediyor. Türkiye de kuruluşunun ilk yıllarında bir devlet politikası olarak çalışkanlığı ve özveriyi benimsemeleri için vatandaşlarını teşvik ediyor. Hatta bunun izini 10. yıl marşında ("Türk'e durmak yaraşmaz.") ve Atatürk'ün sözlerinde ("Türk milleti çalışkandır.") de görüyoruz...

Özel girişimlerin desteklenmesinde ve yerli malı kullanımında da yine Güney Kore ve Türkiye arasında benzerlikler bulunduğunu siz de fark edeceksinizdir. 

Daha bu konuda birçok şey yazabilirim ama yazı zaten yeterince uzun oldu ve muhtemelen okur, buraya kadar çoktan sıkıldı... Bundan sonrası için lütfen okur olarak siz kendinize sorun: Türkiye mevcut durumundan ileriye nasıl gider? Hangi aşamada ne hatalar yaptık? Ve lütfen bu soruları yanıtlarken, suçu iktidarlara yahut sermaye gruplarına atmak yerine, önce özeleştiride bulunun. Çünkü ne iktidarlar, ne de sermaye grupları bizden "hariç" değiller...

Kaynaklar

1- https://www.dunya.com/kose-yazisi/guney-kore-mucizesini-nasil-yaratti/17518
2- https://www.sipagetti.com/tr/yazi/97/guney-kore-sadece-66-yila-sigdirilan-basari-hikayesi
3- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/195289
4- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/538
5- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/495990
6- https://www.kto.org.tr/d/file/bilim-teknoloji-kalkinma-emre.pdf
7- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1056820
8- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/96180
9- https://www.dunya.com/kose-yazisi/guney-kore-mucizesini-nasil-yaratti-ii/17775 (1 no'lu kaynağın devam yazısı olması nedeniyle listeye aldım. Yazı içerisinde atıf bulunmasa da okur açısından kolaylık olacağını düşündüğüm için ekledim.)

Ayrıca bu dokuz kaynaktan başka, Bilimsel Arama Motoru'ndaki, "Saemaul Undong" ve "Güney Kore'nin kalkınması" arama sonuçlarına da göz gezdirmek isteyebilirsiniz.
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu