Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Yatırım

Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Yatırım
Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi: Yatırım


Bu yazı bir Küçük Adımlarla Finansal Bağımsızlık Serisi'nin 3. yazısıdır. İlk yazıyı okumak isterseniz Nereden Başlamalısınız? başlığını, 2. yazıyı okumak isterseniz Tasarruf başlığını ziyaret edebilirsiniz. İlk adımın öğrenmek olduğunu, ikinci adımın da tasarruf olduğunu önceki yazılarda konuşmuştuk. Bu noktadan sonra yatırım geliyor. Tasarruflar yatırıma dönüşmedikten sonra, pek bir kıymeti yok... Türk halkı olarak "geleneksel" takılmayı ve altın, dolar, euro biriktirmeyi yatırım sanmayı seviyoruz. Yanlış. Tamamen yanlış. Altına karşı değilim hatta her portföyde mutlaka bir miktar bulunması gerektiği gibi bir saplantım var. Fakat diğer para birimlerinin de enflasyona maruz kaldığı bir ortamda başka ülkelerin para birimlerini biriktirmenin makul olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka dolar-euro şeklinde birikim yapacaksanız, gidip eurobond alabilirsiniz. Eurobond nedir, nasıl işler bilmiyorsanız, hemen sizi Bay Tutumlu tarafından hazırlanan Eurobond Rehberi'ne yönlendirebilirim.

Neden Yatırım Yapmalısınız?

Bu sorunun çok basit bir sebebi var: Kendi istek ve heveslerimizden vazgeçerek tasarruf ettiğimiz paranın, gelecekteki imkanlarımızı artırmasını istiyoruz. Bu yüzden de yatırım yapmak zorundayız. Yatırıma çevrilmeyen bir birikim, günün sonunda eriyip gidecektir. Yatırım denilince, öyle büyük paralara ihtiyacınız da yok. Gayet küçük paralarla -elli kuruş bile olur- yatırım yapmak mümkün. Sadece biraz araştırma ve öğrenme gerekiyor.

Neye Yatırım Yapmalısınız?

Hangi yatırım araçlarına paranızı koyacağınız tamamen kişisel bir tercihtir. Fakat öğrenme sürecindeyken, ben hisse senedi seçme hatasına düştüm. Kârlı ve zararlı tercihlerim oldu. Hoş hala oluyor ama artık daha az. Bu nedenle yola yeni çıkan herkese, fon yatırımı tavsiye ediyorum. Çok güzel yönetilen yatırım fonları var. Bunların hepsinin birlikte bulunabileceği yer Tefas internet sitesi. Tefas'ta fonların getirilerini, risklerini vb. kıyaslamak imkanı mevcut. Fonlardan birini ya da birkaçını seçerek yatırıma başlamak en doğrusu. Yatırım yapmayı öğrenmeye devam ederken, fonlarda para biriktirmek, sermayenizin profesyoneller tarafından işletilmesi; kafa rahatlığı sağlıyor.

Epey bir şey öğrenmiş olmama rağmen, hala her ay düzenli olarak fon almaya devam ediyorum. Sürecin başından beri hiç vazgeçmediğim fonlar, Haydar Acun tarafından yönetilen MAC ve Burak İhsan Çetinçeker tarafından yönetilen ST1 fonları oldu. (Bu arada adını anmışken değinmemek olmaz: Burak İhsan Çetinçeker, yatırım ve yatırım felsefesi üzerine şurada çok güzel yazılar yazmaya başladı. Mutlaka göz atmanızı tavsiye ederim.)

Fonlardan Başka Ne Var?

Hisse senetleri ve eurobondların olduğunu -daha önce hiç duymadıysanız bile- yazının üst kısmında gördük. Bunlardan başka: Mevduat ürünleri, kira sertifikaları, gayrimenkul sertifikaları, tahviller, bonolar gibi alternatifler de yatırım yapılabilecekler arasında. Hangisini seçeceğiz? Bu da yine sizin kendinizi tanımanızla mümkün. Yatırım vadeniz ne? Risk algınız ne? Mutlak getiri mi istiyorsunuz yoksa ana paradan kayıp yaşama riskini kabul ederek daha yüksek getiri mi arzularsınız? Gibi birçok soru var yanıt vermeniz gereken. Bunların hepsi de başlarken cevaplamakta zorlanacağınız ama hareket ettikçe piyasaları anlamaya, ürünleri tanımaya başladıkça kolaylaşacak sorular.

Ben bu sorulara kestirmeden verilecek cevapların makul olduğunu düşünmüyorum. Bu soruların kesin ve net doğru cevapları da yok. O yüzden hem piyasaları hem kendinizi tanımaya devam etmeniz gerekiyor. Yolda ilerledikçe bir yatırım tarzınız da oluşmaya başlıyor. (Yolun biraz ilerisinden bildiriyorum, bana güvenin.)

Ben şu anda fonlar, eurobondlar ve hisse senetleriyle ilerliyorum. Bu tarz bir çeşitlendirme benim rahat uyumamı sağlıyor. Gözardı ettiğim ya da önemsemediğim riskler var. Ülke riski bunlardan biri mesela. Yurtdışı yatırım yapan fonlar almıyorum, Türkiye Cumhuriyeti hazinesi tarafından ihraç edilen eurobondları taşıyorum ve Türk hisse senetlerine yatırım yapıyorum. Ülke riskini gözardı etmek, benim için kişisel bir tercih. Siz tarzınıza göre, yabancı hisse senetlerini, yabancı tahvilleri vs. seçebilir ya da onları da sepetinize dahil edebilirsiniz. Dediğim gibi, önce kendinizi, sonra ürünleri, sonra da piyasaları anladıkça bu çeşitlendirme azalabilir ve artabilir; bu kendi tarzınıza bağlı.

Dipnot: Kripto varlıkları yukarıda bilerek saymadım. Milyarlarca dolarlık bir piyasayı yok saydığımdan değil. Sadece regüle edilmemiş, yalnızca haber akışıyla hareket eden bir arz talep dengesi bana hala rasyonel gelmiyor. Daha volatil (yüksek oynaklık içeren) bir piyasa olması ve 7/24 işleme devam edilebilmesi de huzursuz ediyor beni. Kendi yakın arkadaşlarımdan gecelerini uykusuz geçirerek kripto paralar alıp satan ve hayalet gibi dolaşan örnekleri biliyorum. Ve hayır, ben bu şekilde para kazanmak istemiyorum. Benim beden ve ruh sağlığıma daha çok ihtiyacım var. 😊
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu